news-10092024-091428

Gülümsedi boncuk gözleriyle Narin. Ben şimdi öldüm mü? Sustu kuşlar, çiçekler soldu… Gülümsedi boncuk gözleriyle Narin yine sordu, “Bana nasıl kıydılar? Bana nasıl kıydınız?” Gerçekten kim, nasıl kıydı Narin’im sana? Ne biliyordun ya da ne gördün ki tüm köy suskun ama Türkiye ayakta… Biliyorum bir süre sonra Türkiye yine unutacak. Bir sonraki 4 yaşındaki Leyla’ya, 3 yaşındaki Müslüme’ye ya da 8 yaşındaki Narin’e kadar.

NASIL KAYBOLDU?
21 Ağustos’tu… Neşeli, akıllı, konuşkan bilinen Narin, Kuran Kursu’na gitti. Başörtüsü en son evinin merdivenlerinde görüldü. Yani Narin eve dönmüştü. Sonra da kayboldu. Peki o gün köyde ne oldu? Ankara’da çok sayıda üst düzey yetkiliyle yapılan görüşmelerden edinilen bilgilere göre:
– Bir düğün olacaktı.
– Tutuklu amca köyün gençlerini diğer köylere davetiye dağıtmaya gönderdi.
– Zaten küçük olan köyde kadın ve çocukları saymazsak pek kimse kalmamıştı.

ANNE İLE AMCA İDDİALARI
Sosyal medyada Narin’in tutuklu amca ile annesinin çocuğu olabileceği iddia ediliyordu. Ancak DNA örnekleri incelendi. Amca ile annenin ilişkisi olup olmadığı araştırılıyor. Amca bu iddiayı reddetti ancak ilişkileri olsa da kimse “Evet ilişkimiz vardı” demesini beklemiyor. Narin’in ailesindeki diğer erkek kardeşler de araştırma kapsamında değerlendiriliyor.

ÜST DÜZEY YETKİLİ: TEK BİR KİŞİNİN TAŞIYAMAYACAĞI 5-6 TAŞ VARDI
Bölge, jandarma, polis ve özel ekipler tarafından didik didik arandı. Derede çuval içinde bulunan Narin’in cesedi, otopsi için İstanbul Adli Tıp’a gönderildi. Cinsel istismar olup olmadığı incelenirken, itirafçı bir kişi olayın detaylarını paylaştı.

SESSİZ KÖY KONUŞUNCA GERÇEKLER ORTAYA ÇIKACAK
Sessiz köyde yaşananlarla ilgili iddialar ortaya atıldı. Bir itirafçı, Muhtar Salim Güran’ın olayla bağlantısını anlattı. Ancak doğruluğu ve detayları araştırılıyor. Toplum olarak bu tür olayların önlenmesi için adımlar atılması gerektiği vurgulanıyor.

TOPLUM OLARAK İNSANLIĞIMIZI GÖZDEN GEÇİRMEK
Narin’in ölümüyle birlikte toplumda derin bir yara açıldı. Bu tür olayların önlenmesi ve adaletin sağlanması için toplumun bir araya gelerek çözüm araması gerektiği vurgulanıyor. Kadın ve çocukların güvenliği için acil önlemler alınması gerektiği belirtiliyor.

Sonuç olarak, Narin’in ölümü sadece bir bireyin değil, tüm toplumun sorumluluğunu gösteriyor. Bu tür acı olayların tekrarlanmaması için derinlemesine bir inceleme ve adil bir yargılama süreci gerekmektedir. Türkiye’nin çocuklarını koruyacak ve adaleti sağlayacak adımları atması beklenmektedir.