Mossad Operasyonu: Çağrı Cihazı Hakkındaki Detaylar
Siber güvenlik konusu, geçtiğimiz yıl Milli Güvenlik Kurulu’nda ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bağımsız bir siber güvenlik kurumu kurulması talimatını verdi. Türkiye’de MİT ve Emniyet’in güçlü siber suçlarla mücadele birimleri bulunmaktadır. Ayrıca Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) de faaliyet göstermektedir.
Yeni kurulacak birimin Ulaştırma Bakanlığı’na mı, MİT’e mi yoksa doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na mı bağlı olacağı konusunda genel eğilim, doğrudan Cumhurbaşkanlığı’na bağlı olarak kurulması yönündedir. Bu kurumun nasıl yapılandırılacağı da büyük önem taşımaktadır. Mevcut birimler genellikle siber suçlarla mücadeleye odaklanmış durumda ancak yeni kurulacak birim sadece savunma amaçlı olmamalı, aynı zamanda politikalar üretmeli ve karşı operasyonları yönetebilmelidir. Çünkü artık yeni nesil savaşın adı siber savaş olacak ve sadece savunmada kalmak yeterli olmayacaktır.
Türkiye’nin karşılaştığı siber saldırılar konusunda Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, günde 400’ü aşkın siber saldırının önlendiğini açıkladı. Bu durum, Türkiye’nin siber güvenlik konusunda ne kadar hassas olduğunu ve güvenlik önlemlerinin ne kadar etkili olduğunu göstermektedir.
MİT’in operasyonel kabiliyeti konusunda da örnek alınabilecek bir durum söz konusudur. Hakan Fidan döneminde MİT’e sınırların dışında operasyon yapma yetkisi tanındı ve bu sayede MİT’in operasyonel yetenekleri arttı. Önceden sınırların içinde istihbarat toplayan bir kurum olan MİT, yurtdışında etkin operasyonlar yapabilen ve istihbarat diplomasisi yürüten bir yapıya dönüştü. Bugün her sabah PKK’ya veya DEAŞ’a yönelik bir MİT operasyonuna tanık oluyoruz.
İsrail’in Lübnan’daki çağrı cihazları ve telsizlerin patlatılması suretiyle Hizbullah’a yönelik gerçekleştirdiği siber terör operasyonu, ABD basınında geniş yankı uyandırdı. Operasyonda Mossad’ın rolü büyük bir dikkatle incelenmekte. Bu operasyonun detaylarına bakıldığında, Mossad’ın Hizbullah’ın haberleşme sistemini etkisiz hale getirmek için çeşitli yöntemler kullandığı görülmektedir.
Hizbullah’ın tedarik zincirine sızarak Tayvan’daki bir şirkete sipariş verildiği belirlendi. Ancak detaylı incelemeler sonucunda, Tayvanlı şirketin aslında Mossad’ın kurdurduğu paravan bir şirket olduğu ortaya çıktı. Bu durum, siber operasyonların ne kadar karmaşık ve sofistike olabileceğini göstermektedir.
Operasyonun ardından ortaya çıkan bilgilere göre, Mossad’ın taktiklerini geliştirerek Hizbullah’a karşı siber saldırılarını arttırması beklenmektedir. Bu durum, bölgedeki gerilimi artırabilir ve uluslararası ilişkileri zorlayabilir.
İsrail’in böyle bir operasyonu gerçekleştirmesinin arkasında yatan sebepler arasında, bölgedeki güç dengelerini değiştirmek ve rakiplerini zayıflatmak olabilir. Ancak bu tür operasyonlar, bölgedeki gerilimi artırabilir ve istikrarsızlığa neden olabilir.
Türkiye’nin de bu tür siber operasyonlara karşı hazırlıklı olması gerekmektedir. Siber güvenlik konusunda alınacak önlemler ve yapılanmaların etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi, ülkenin siber tehditlere karşı daha güçlü bir duruş sergilemesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, siber güvenlik konusu günümüzde giderek önem kazanan bir alan haline gelmektedir. Ülkelerin bu alandaki yeteneklerini ve kapasitelerini geliştirmeleri, uluslararası ilişkilerdeki dengeleri de etkileyecek önemli bir faktör olacaktır. Bu nedenle, Türkiye’nin de bu alandaki çalışmalarını ve yatırımlarını arttırması gerekmektedir.