news-05082024-031620

Yüce Auto-Skoda Genel Müdürü Zafer Başar, dünyanın her ülkesinde Çinli markaların bir yatırım ve ihracat atağı olduğunu belirterek, “Öncelikle bir Türk vatandaşı olarak, Türkiye’ye herhangi bir kuruluşun yatırım yapmasını, hem teknolojiyi geliştirecek olması hem de istihdam sağlaması, ihracatla Türkiye’ye artı değer katması açısından büyük fotoğrafta özellikle çok desteklememiz gereken bir yurttaşlık görevi olduğunu düşünüyoruz.” dedi.

Başar, yeni Kodiaq modelinin tanıtımına ilişkin Bozcaada’da düzenlenen basın toplantısında, otomotiv sektöründeki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bu yılın ilk 6 ayında otomobil pazarının yüzde 7 civarında büyüdüğünü anımsatan Başar, “Aslına bakarsanız biz otomotivcilerin içinden çok farklı farklı sesler çıkıyordu. Bir kısmımız geçen sene başlayan hafif daralmayı göz önüne alarak bu sene pazarın çok daha zor koşullarda geçeceğini söylüyordu. Bir kısmımız çok daha yüksek bir seviye bekliyordu. Ama biz daha optimal bir değerlendirme yaptık.” ifadesini kullandı.

Türkiye otomobil pazarına ilişkin öngörülerini Volkswagen Grup ve Skoda ile de paylaştıklarını belirten Başar, “Şu an yıl sonunda otomobil pazarının 800-850 bin adet bandında kapanmasını bekliyoruz. Pazar koşullarının biraz daha sertleştiği, hem bayileri hem de ithalatçıları ve üreticileri bir miktar yorduğu bir döneme giriyoruz ama biz 45 bin adetlik satış hedefimizden vazgeçmedik. Planlamamız bu doğrultuda. Hafif ticariyle birlikte toplam pazar tahminimiz ise 1 milyon 50 bin civarında.” diye konuştu.

Zafer Başar, markanın elektrikli araçlarını henüz Türkiye’deki müşterilerle buluşturmadıklarını ancak gelecek yılın ilk çeyreğinden itibaren elektrikli araçları Türkiye’de satışa sunmaya başlayacaklarını bildirdi. Yüce Auto-Skoda olarak tüm bayilerde elektrikli araç yatırımlarının devam ettiğinin altını çizen Başar, kuracakları yeni mobil şarj istasyonlarıyla menzil konusundaki endişeleri ortadan kaldırmayı hedeflediklerini, özellikle otoyollarda mobil şarj istasyonlarıyla bütün marka müşterilerinin menzil konusundaki endişelerini ortada kaldırarak yanlarında olmak istediklerini söyledi.

Başar, özellikle Çin menşeli otomotiv markalarının Türkiye’de yatırım yapmasına ve yatırım planlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. “Öncelikle bir Türk vatandaşı olarak, Türkiye’ye herhangi bir kuruluşun yatırım yapmasını, hem teknolojiyi geliştirecek olması hem de istihdam sağlaması, ihracatla Türkiye’ye artı değer katması açısından büyük fotoğrafta özellikle çok desteklememiz gereken bir yurttaşlık görevi olduğunu düşünüyoruz” diyen Başar, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Profesyonel konumumuz ve markamızı ilgilendiren boyutu bizim hep ikinci planda tuttuğumuz bir şey, işlerimizi zorlaştıracak olsa da ki nitekim muhtemelen böyle olacak. Ama hep şunu düşünüyorum, ben 39. yıla giriyorum meslek hayatımda, bu tür değişiklikler, birçok böyle kırılma ya da dalgalanma zamanları yaşadık hep birlikte. Bunların en büyüklerinden bir tanesi yerli üreticileri açısından ‘Eyvah şimdi hepsi yok olacak’ denilen 1996 yılındaki Gümrük Birliği Anlaşması’ydı. Ama görüyorsunuz yerli üreticiler hem ihracatlarını hem modellerini ve teknolojilerini artırarak hayatlarına devam ediyorlar. Dolayısıyla dünyanın her ülkesinde Çinli markaların bir yatırım ve ihracat atağı var. Özellikle Çin hükümetinin bu konuya bakış açısı da son derece pozitif ve biz toplam pazarın daha rekabetçi olacağını ve bundan en fazla müşterilerin fayda sağlayacağını düşünüyoruz.”

Başar ayrıca yapay zekanın otomotiv endüstrisinde otonom sürüş başta olmak üzere diğer ürün ve hizmetlerde de ön plana çıkmaya başladığını belirterek, “2023 yılında global firmaların yüzde 70’i yapay zeka konusunda, ‘bakmak lazım, incelersek iyi olur’ falan derken, yüzde 88’i bugün ‘yapay zeka mutlaka, sadece ürünlerimizde değil müşterimizi daha iyi tanımamız ve daha iyi ürün ve hizmetler üretmemiz gerekeceği için, iş süreçlerimizin birer istasyonu olmak zorunda’ diyor. Bu, bir yıl içinde endüstrinin yapay zekayla ilgili gelmiş olduğu muazzam yeri gösteriyor.” görüşünü paylaştı.