Aşiret, Tarikat ve Feodalite: Bellemişlerin Üç Kelimesi!
Bu üç kelimeyle Narin cinayetinin tüm arka-planını aydınlattıklarını sananlar var. Tarikat dendiğinde, “Araştırdık, bu köyün tarikat marikat bağlantısı yok” diyorsun. Hemen “Tarikat yoksa aşiret var” diyorlar. Aşiret dendiğinde, “Geniş aile diyebiliriz ama aşiret de yok” diyorsun. “Ne yani? Feodalite de mi yok” diyorlar. Biri olmazsa öbürü, öbürü olmazsa diğeri. Hiçbir şey bulamazlarsa “Ah ki ah! İsveç, Norveç değiliz ki” diye dövünüyorlar. “Norveç’te, İsveç’te de bu tür korkunç cinayetler işleniyor. Çocuklar tecavüze uğruyor, katlediliyor” diyorsun. Bu sefer de “İyi ama İsveç’te, Norveç’te aileler cinayetleri örtbas etmek için işbirliği içinde hareket ediyorlar mı” diyorlar. “Norveç’te aile içinde cinayet örtbas etme girişimlerini araştırsam mı acaba” diyorsun. Ama ona da bir kulp takılacağını bildiğin için hiç mi hiç zahmet etmiyorsun.
Oryantalistliklerinin farkında bile olmayan bu oryantalist tipler, öyle bir mahalle baskısı kuruyorlar ki insanların üzerinde. Şunu söylemek artık resmen bir cesaret işi: Narin cinayeti, çocuk öldürmeyi gayet sıradan bir iş gibi algılayacak denli sosyopatlaşmış manyak bir geniş ailenin işidir. Olayın aşiretle, tarikatla, feodaliteyle ilgisi yoktur. SILA BEBEK OLAYININ ÜÇ KELİMESİ NEDİR Narin cinayetini “tarikat, aşiret, feodalite” olarak açıklayanlara soruyorum: Malkara’daki Sıla bebek vakası için de üç kelimeniz var mı? Sıla bebek vakası kısaca şudur: Malkara’da bir bebeğe tecavüz edildi. Şu anda hastanede can çekişiyor bu bebek. Bu iğrenç ve mide bulandırıcı suç nedeniyle… Anne tutuklu, annenin birlikte yaşadığı adam tutuklu, bazı komşular tutuklu. Bu olayda aşiret yok, tarikat yok, feodalite yok. Ama anne var, annenin birlikte yaşadığı adam var, komşular var. Peki bu olayın arka-planı nasıl analiz edilecek? Bu olayla ilgili sosyo kültürel yorumlar nasıl yapılacak? Ne yani? Bu olaydan da “birlikte yaşamak”, “alkol kullanmak”, “yaşam tarzı” falana mı gidilecek? Tabii ki hayır. Buradan gidilecek yer, Narin cinayetiyle gidilmesi gereken yerin aynısıdır: Hiç öyle sosyokültürel analizler kasmaya falan gerek yok. Ağzı süt kokan bir bebeğe mide bulandırıcı eylemi yapacak denli sapıklaşmış yaratıkların işidir bu. GALİP ENSARİOĞLU ÖYLE DİYORSA CUMHURBAŞKANI DA BÖYLE DİYOR A Parti Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun yaptığı açıklama korkunçtu. Alçakça işlenmiş cinayetin faili olduğu anlaşılan o sosyopat aileyi koruyup kollama çabası içine girmişti. Korkunçtu. Çok korkunçtu. Geçen akşam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklama ise bu cinayeti işleyenlere karşı ödünsüz bir kararlılığı yansıtıyordu. Söylediği şuydu Erdoğan’ın: “Masum bir yavruyu alçakça katledenlerin döktükleri her damla kanın burunlarından fitil fitil getirilmesi için her türlü adımı atacağız.” Galip Ensraioğlu öyle diyorsa… Ülkenin Cumhurbaşkanı da böyle diyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yaklaşımı, Galip Ensarioğlu’nun kabul edilemez sapmasını tuzla buz edecek nitelikte. MEHMET ŞİMŞEK TARAFSIZ BÖLGE’DE Bu akşam Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Tarafsız Bölge’de. Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat’la birlikte sorular soracağız Mehmet Şimşek’e. Neyi merak ediyorsanız hepsini soracağız, hiç merak etmeyin. Tarafsız Bölge bu akşam saat 20.30’da CNN Türk’te. HAVALİMANI TİPLEMELERİ TELEFONCULAR: Kafalarını telefona gömüp asla kaldırmayanlar. Bunların bazıları yüksek sesle video izlemekte. – GÜRÜLTÜCÜLER: Havalimanının her tarafını çınlatan kahkahaların sahipleri. Yüksek sesle konuşmaktan usanmazlar. – UYKUCULAR: Otururken, ayakta falan… Hiç fark etmiyor onlar için. Uyuyorlar, uyuyorlar, uyuyorlar. – KOŞUŞTURMACILAR: Havalimanının her tarafını fır dönüyorlar. Asla oturmuyorlar. Asla durmuyorlar ERBAŞ VE KELİME-İ ŞEHADET Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kelime-i şehadeti bilmediğini söyleyip alay ediyorlar. Açtım, baktım: Ali Erbaş’ın okuduğu kelime-i şehadette hiçbir sorun yok. Erbaş, “abduhu ve resulühü” demiyor, sadece “resulühü” diyor. Yani “kulu ve elçisi” demiyor, sadece “elçisi” diyor. Bu da kelime-i şehadettir. Bilmemek kötü ama bilmediğini bilmemek çok daha kötü.